Geleneksel kına gecesi düğünden bir gün önce (ama biz düğünden iki gün önce yapmanızı öneriyoruz!) kız evinde yapılır. Genellikle çok yakın akrabalar ve arkadaşlar kına gecesine katılır. Kınanın yakılacağı gün kız evine bayrak asılır. Bayrağın asılması düğünün başladığı anlamına gelir.
Kına gecesi misafirlere kuruyemiş ve içecek ikram edilir. Kına yakılana kadar oyunlar oynanır, halaylar çekilir. Gelin önce şık bir tuvalet giyer ancak kınanın yakılmasından önce üzerini değiştirerek bindallı da denilen kadifeden yere kadar uzanan kaftan türünde bir giysi giyer. Gelinin başına kırmızı bir örtü örtülür.
Kına yakılmadan önce gelin ve damadın oturması için salonun ortasına birer sandalye konur. Erkek tarafının getirdiği kına karılır ve mumlarla süslü bir tepsi hazırlanır. Genç kızların ellerine birer mum verilir. Önce elinde kına tepsisiyle genç bir hanım arkasından gelin onun arkasından da ellerinde mumlar olan genç kızlar türkü söyleyerek boş sandalyelerin etrafında dönerler. Daha sonra gelin ve damat sandalyeye oturur. Bu sırada içli türküler söylenmeye devam edilir. Amaç gelini ağlatmaktır. Gelinin eline kına yakılırken gelin elini açmıyor denir ve bunun üzerine erkek tarafı gelinin avucuna küçük bir altın koyar kınalar yakılır, ellerine tülbent bağlanıp eldivenler geçirilir. Erkeğe de aynı şekilde kına yakılıp eldiven geçirilir. Daha sonra gelinin başındaki kırmızı örtü açılır ve kına misafirlere dağıtılır.
Unutmayın gelinin evlenmemiş bekar bir arkadaşı kimseye çaktırmadan kırmızı kına örtüsünü gelinin başından çalarsa onun da kısa sürede evleneceğine inanılır.
Kına yakıldıktan sonra türküler söylenmeye oyunlar oynanmaya devam edilir ve böylece gece sona erer. |